SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L İLİM

<< 60 >>

باب: من قعد حيث ينتهي به المجلس، ومن رأى فرجة في الحلقة فجلس فيها.

8. Meclisin Bittiği Yere Ve Halkada Bir Boşluk Görerek Oraya Oturan Kimse

 

حدثنا إسماعيل قال: حدثني الك، عن إسحاق بن عبد الله بن أبي طلحة: أن أبا مرة مولى عقيل بن أبي طالب أخبره: عن أبي واقد الليثي: أن رسول الله صلى الله عليه وسلم بينما هو جالس في المسجد والناس معه، إذ أقبل ثلاثة نفر، فأقبل إثنان إلى رسول الله صلى الله عليه وسلم وذهب واحد، قال: فوقفا على رسول الله صلى الله عليه وسلم، فأما أحدهما: فرأى فرجة في الحلقة فجلس فيها، وأما الآخر: فجلس خلفهم، وأما الثالث فأدبر ذاهبا، فلما فرغ رسول الله صلى الله عليه وسلم قال: (ألا أخبركم عن النفر الثلاثة؟ أما أحدهم فأوى إلى الله فآواه الله، وأما الآخر فاستحيا فاستحيا الله منه، وأما الآخر فأعرض فأعرض الله عنه). [462].

 

[-66-] Ebu Vâkıd el-Leysî'den rivayet edildiğine göre: Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) insanlarla birlikte mescitte otururken üç kişi mescide geldi. İkisi Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in bulunduğu yöne yöneldi, biri başka tarafa gitti. Bu iki kişi Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in. huzurunda beklediler. Birisi halkada bir boşluk görerek oraya oturdu, diğeri oturanların arkasına oturdu. Üçüncüsü ise arkasını dönerek gitti. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sözünü tamamlayınca şöyle dedi: "Size şu üç kişinin durumunu bildireyim mi? Birisi Allah'a sığındı Allah da onu kendi korumasına aldı. Diğeri haya etti, Allah da ondan haya etti. Üçüncüsü yüz çevirdi, Allah da ondan yüz çevirdi.

 

Tekrar: 474

 

Diğer tahric: Müslim 4/1713 (2176), Buhari 1/156 (66) ve Müsned-i Hanbel 604 (sahih)

 

AÇIKLAMA:     Bu hadisin ilim konusu ile alâkası şudur: Burada kasdedilen meclis ve halka, ilim meclis ve halkasıdır.

 

Sözü edilen üç kişinin tümü önce mescide yönelmişler, mescide girdikten sonra Nebi s.a.v.'in meclisini görmüşler, ikisi ona doğru yönelmiş, birisi ise başka tarafa gitmiştir.

 

Selam Verme

 

Muvatta' ravilerinin çoğunluğu bu iki kişinin selâm verdiğini söylemişlerdir

 

Bundan içeri giren kişinin söze selâmla başlayacağı, ayakta olanın oturana selâm vereceği anlaşılır. Onların selâmına karşılık verildiğinden bahsedilmemesi bunun zaten bilinmesi sebebiyledir. Ya da bundan ibadete dalan kişiden selâm alma borcunun düştüğü anlaşılır. Bu konu başkasının evine girerken ev halkın­dan "izin isteme" bölümünde gelecektir.

 

Tahiyyetü'I-Mescid Namazı

 

Hadiste bu iki kişinin "tahiyyetü'l-mescid" namazı kıldıklarından bahsedilmemiştir. Bunun sebebi şunlardan biri olabilir: Olayın bu namazın meşru kılınmasından önce gerçekleşmesi,

 

Söz konusu iki kişinin o sırada abdestsiz olması,

 

Bu namazı kıldıkları halde daha önemli meselelerin nakledilmesi sebebiyle bunun aktarılmamış olması,

 

Nafile namaz kılmanın uygun olmadığı bir vakitte mescide girmiş olmaları. Bu sonuncuyu Kadı Iyaz söylemiştir. Çünkü onun görüşüne göre tahiyyetü'l-mescid namazı, namaz kılmanın mekruh olduğu vakitlerde kılınmaz.

 

Bu hadis zikir ve ilim meclislerinde halka yapmanın müstehap olduğunu, bu halkada bir yere oturan kişinin, o yer konusunda başkalarından daha çok hak sahibi olduğunu gösterir.

 

Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in  "Allah'a sığındı, Allah da onu kendi korumasına aldı" sözü: "Allah'a sığındı" ifadesi "Allah'a iltica etti" yahut "Nebi s.a.v.'in meclisine katıldı" anlamına gelir. "Allah da onu kendi korumasına aldı ifadesi "onu rahmet ve rızasına alarak ona kendi fiiline uygun karşılığı verdi" anlamına gelir.

 

İlim Meclisinde Adaba Riayet

 

Bu hadis, ilim meclislerinde edebe riayetin müstehap olduğunu, namazda saflardaki boşlukları doldurmak teşvik edildiği gibi burada da halkadaki boşluk­ları doldurmanın faziletli olduğunu gösterir. Yine başkasına sıkıntı vermediği sürece kişinin boşluğu doldurmak için başkalarının arasından geçmesi de caizdir. Ancak başkasına sıkıntı verme ihtimalinden korkarsa hadiste yer alan ikinci kişi­nin yaptığı gibi meclisin bittiği yere oturabilir. Bu hadis, hayrı talep etme konu­sunda başkaları ile yarışan kişinin övüldüğünü de gösterir.

 

"Diğeri haya etti, Allah da ondan haya etti": Nebi s.a.v.'den ve mecliste bulunanlardan haya ederek arkadaşının yaptığı gibi halkayı sıkıştırmadı. Enes, rivayetinde bu ikinci kişinin niçin haya ettiğini açıklamıştır. Hâkim'in rivayet ettiği hadisin lafzı şöyledir: "İkinci kişi azıcık ilerledi, sonra dö­nerek geldi ve oturdu". Yani üçüncü şahsın yaptığı gibi ilim meclisini bırakarak gitmekten haya etti.

 

Allah da ondan haya etti", yani ona merhamet etti, cezalandırmadı.

 

Allah ondan yüz çevirdi": Ona öfkelendi. Bu, kişinin özürsüz olarak ilim meclisini terk etmesine yorulur. Bu, söz konusu kişinin Müslüman olması halinde geçerli olan yorumdur. Bu kişinin münafık olması da muhtemel olup, Nebi s.a.v. bunun durumuna muttali olmuş olabilir. Hz. Peygam­ber'in sözü haber verme anlamında anlaşılmaya müsait ol­duğu gibi "Allah ondan yüz çevirsin" şeklinde beddua olarak da anlaşılmaya müsaittir. Enes'in rivayet ettiği hadiste şöyle denilmiştir: "O kendini müstağni gördü, Allah da ondan istiğna etti". Bu, Nebi s.a.v.'in sözünün beddua değil de haber verme kastı taşıdığını göstermektedir. Allah hakkında "yüz çevirme" ve benzeri ifadelerin kullanılması, mukabele ve müşâkele içindir. Bu şekildeki ifadeler Allah'ın şanına layık olacak şekilde yorumlanır. Bu ifadelerin kullanılmasının sebebi bir şeyi açık olarak ortaya koy­maktır.

 

Bu hadis, günah işleyenleri ve durumlarını bunu engellemek amacıyla ha­ber vermenin caiz olduğunu, bunun gıybet (dedikodu) sayılmayacağını göster­mektedir.

 

Hadiste şu hususlar da yer almaktadır: ilim ve zikir halkalarına bağlılığın fazileti, ilim öğreten ve zikir yaptıran kimselerin mescitte oturması, Haya eden kişi’nin övgüye layık olması, Meclisin (halkanın) bittiği yere oturulması.